Pages

30 Nisan 2012 Pazartesi

Mayıs'a 1 Kala

Uzuuuun, upuzuuuun bir aradan sonra merhabalar herkese....

Biraz uzun bir ara verdiğimin farkındayım amma ne yazmaya halim vardı, ne de bilgisayarı açacak halim vardı. Yani halim yoktu anlayacağınız.... Sizleri de takip edemedim, yorumlar yazamadım. Ama bundan sonra biraz daha aktif olacağım, çünkü kendimi biraz daha iyi hissediyorum. İnşallah gün geçtikçe daha da iyi olacağım.

Bu Nisan ayının son gününde bir postcuk da olsa yazacağım diye kendi kendime söz verdim. :)

Neler mi yaptım Nisan ayında;

- Yine yoğun bir iş tempom vardı, Mart'taki sorunlar Nisan'da da devam etti.... Yurtdışından bir dolu misafir geldi gitti sorunları çözümlemek için. Şu anda biraz daha iyi durumdayız ama yoğunluk tam gaz devam.


- 23 Nisan'ın Pazartesiye gelmesini fırsat billip Manisa'ya kayınvalidemlerin yanına gittik. Görümcemler, çoluk çocuk çombalak, ilgi alaka, gezmek, tozmak.... Hepsinin dibine vurduk....


 

















- Çok sevdiğim arkadaşım Elifim Nisan başında doğum yaptı, minik Defnecik hayata gözlerini açtı, merhaba dedi bizlere... Hoşgeldi sefalar getirdi...

- Babam ilk defa bypass ameliyatından sonra kendi kendine, tek başına yola çıkıp arkadaşının yanına gitti. Hemi de Uludağ'a kayak merkezine... Baya iyi geldi bu tatil ona... Bizler de çok sevindik bu cesareti gösterdiği için (Not: benim babam biraz pimpiriktir, bypass ameliyatından sonra 1 ay evden bile dışarı çıkmakta direndi, o yüzden bu bizim için büyük bir gelişme idi :) ) Maşallah diyor, yaz tatili için de bu cesaretin devamını diliyoruz annemle :)


- Babamın arkadaşının yanına tatile gitmesini fırsat bilen annem de kendini Kütahya'nın termal sularına attı, 3 gün de o tatil yaptı arkadaşları ile...

- Nurcan arkadaşımız Amerika'dan geldi tatil için, hasret özlem giderebilmek için az da olsa. Bu hafta onu Cumartesi sabahı kahvaltıya gittik uzun zaman sonra üniversitedeki 5 kişilik grubumuzla.... :)) İdealtepe sahilindeki Marina'nın Bahçesinde yaptık kahvaltımızı, tavsiye ederim güzel bir kahvaltı idi, ortam güzel, bol bol peynir şeşitleri var. Benim gibi bir peynir canavarı için süper bi yer, ama diğer kızlar da beğendi....
http://www.marianinbahcesi.com/
- Nisan'ın son günü olan bugün de ise sabahtan pasaport yeniletmeye gittim, tam ir köyden indim şehire durumları yaşadım. Ne harcımı yatırmışım ne randevu almışım. Aslında bunları yapmak gerektiğini gayet iyi bilmeme rağmen emniyet müdürlüğünün internet adresinde okuduüum bir cümle yüzünden gaflete düştüm. :) Neyse sorun olmadı hallettim hepsini, Allahtan herşey yakınlarda idi ve kalabalık değildi de hızlıca halldiverdim. :) Ama emniyetteki memura randevuyu nereden alıyoruz diye sordum, aldığım internetten cevabı üzerine bununla da yetinmeyim internetten de nereden diye bir daha sordum. Artık kız halime acıdı da bilgisayardan alabilirsiniz dedi. Hatta isterseniz internet cafeden daha kolay olur diye de ekledi. Diyorum ya tam köyden indim şehre idim yani... Neysem 1 hafta sonra adrese teslim olacak pasaportum inşallah.... (Adresi doğru verdim umarım, bu kadar alıklığım üzerimde iken onu yanlış vermiş isem şaşmam)

- Sonrasında işe gitmeyip homeoffice yaptım yine, yazılacak tedarikçi denetim raporum vardı, onu yazdım yoruma yolladım. Şikayetlerim vardı hem açılacak hemi de kapanacak. Onları hallettim, maillerimi topladım, temizledim. Mesaimi de bitirip yemek işine giriştim.

Bu arada kocacığımın iş durumlarında bir kıpırdanmalar var, herşey daha da iyi olacak gibi duruyor inşallah... Önümüzdeki günlerde kesinleşsin güzel haberleri sizler ile paylaşacağım inşallah.... Başka güzel haberler de olacak inşallah ilerleyen günlerde.... Hepsinin kesinleşmesini bekliyorum a dostlar...

Haydin kalın sağlıcaklan...

30 Mart 2012 Cuma

Sonunda Cumaaaa.....

Bana çoook uzun gelen bir hafta oldu, günler bitmek bilmedi.... Ama işte o mutlu cumaya geldik sonunda ve mesai saatimin bitmesine neredeyse 4 saat kaldı bile şimdiden.... :)

Haftasonu heyecanlı bir hafta sonu olacak benim için, belki de haftasonunu heyecanla beklediğimden bana geçmedi bu hafta kimbilir.... :)

Umarım hepimiz çoook güzel bir Cumartesi Pazar geçiririz, güzel haberler alırız, sevinçten mutluluktan havalara uçarız arkadaşlar.... Bi de bu hafta sonu hemen öyle bir çırpıda geçip gitmez ise çok daha memnun olurum :)) Sevgili evren duy sesismi....

Mutlu, neşeli ve sağlıklı kalın....

25 Mart 2012 Pazar

Mutlu Pazartesiler.....

Bahar'ın geldiğini iliklerimize kadar hissettiğimiz bir hafta sonundan sonra hepimize mutlu mutlu Pazartesiler demek istedim....

Hafta sonu cumartesi en sevdiğim dostlarımı evimde ağırladım, kahvaltıdalardı bende.... Bol dedikodu, muhabbet, eğlenmece, gülmece....

Pazar günü de yine çoook sevdiğim arkadaşlarımla Fenerbehçe Parkında yürüyüş, hatta 1 yaşına giren Masal'ımızı sevmece....

Sonrasında annemlerde biraz duraklayıp, sevdiğimiz yemekleri yiyip hatta hafta arası yemeğimizi de alıp (!) eve gelmece....

Vel hasıl kelam çok renkli, eğlenceli, huzurlu, dinlenmeli bi hafta sonu idi. Cumartesi gecesi azıcık ateşlendim, uçuk bile çıkardım ama tadımı kaçırmadı valla... :))

Güzel bir hafta olsun hepimize, hafta sonu çabuk gelsin ve yine böyle güzel geçsin, güzel haberler duyalım inşallah :))

21 Mart 2012 Çarşamba

Yasmin Planlı Olarak Homeoffice Olursa....

Valla öyle de güzel olur ki....

Mesai saatinin başlamasından 15 dk önce olan 08:15'te kalkar.... Bilgisayarı açar, bir kaç gerinme hareketi yapar (şirketinde böyle bir akım başlamıştır çünki)

Biraz TV'de gün haberlerine bakar....

Sonra maillerine tıklar, ne var ne yok diye.... Hemen homeoffice yapmasının nedeni olan 2 SOP'sine yönelir, onları revize etmeye başlar....

Kalktığı gibi kahvaltı yapamadığından 09:30 civarında kendine krep, beyaz peynir, zeytin, domates, salatalık gibi sağlıklı yiyeceklerden oluşan bir kahvaltı hazırlar. Azıcık birazcık Dukanvari bir diyet yapar da kendisi, ona uygunca birşeyler yer içer.... :)

Sonrasında çalışmaya devam eder....

Öğlen 10 dakika yürüyüş için çefredeki marketlere doğru bir yürüyüşe çıkar (bu da şirketteki Hareketlen akımının getirisidir.)

Annesini arar, "akşam üzeri gel birlikte çay içelim" der....

Biraz işteki sorunları geride bırakır, en azından kendi de koşuşturmaz, koşuşturan insanları da görmez, azıcık kafasını dinler, sadece yapması gerekene yoğunlaşır....

Arada salon perdelerini yıkar, üsten üsten cam siler....

Annesi gelir, birlikte çay içerler, bir yandan çalışmaya devam eder, SOP sini yazar ama mailbox'ını da sürekli kontrol eder, cevap verilmesi gereken şeyler varsa onları cevaplar. Bir de uzun zamandır bekleyen acil olmayan ama yapılması gerekenlerin büyük kısmını yapar, atılması gereken mailerini atar....

Annesini geçirme bahanesiyle 2. 10 dakikalık yürüyüşünü yapar. Böylelikle şisrketindeki hareketlen akımı için belirlenen 2 kriteri de bugün için tamamlamış olur....

Günün sonunda 2 koca SOP'den 1'ini tamamen, 2.sini ise büyük ölçüde bitirmesinden ötürü kendiyle gurur duyar....

10 Mart 2012 Cumartesi

Balık Keyfi... İlk Defa

Uzzuuuuun bir zaman oldu buralara yazmayalı, çizmeyeli.... Öyle bir yoğunluk, yorgunluk varki anlatabilmem mümkün değil.... Cuma akşamı bile mesailerde idim....

Geçti miii.... Hayır.... Mart ayı böyle gider a dostlar...

Neyse, geçelim bunları.... Öncelikle size güzel, mutlu, keyifli pazarlar diliyorum....

Sonra da yaklaşık 3 senelik evliliğim, hatta geç evliliği 30 senelik hayatımda ilk defa bir balığı alıp, içini temizleyip bir de fırında yaptığımı bildirmek istiyorum. Şu zamana kadar ya dışarıda yedik, ya annemler yaptı bizi çağırdı orada yedik, ya da dışarı hazır bişirilmişini aldık onu da afiyetle yedik.... :))


Ama dün bir ilki başardım, Çipura aldık Carrefour'dan... Ve ben o aldığımız Çipura'nın karnını yardım, temizledim, pullarını kazıdım. Üzerine bir-iki çizik attım.... Attım fırına.... Ay ne çok basitmiş meğer.... Pek de bir lezzetli oldu, afiyetle yedik... Yanına da salata, üzerine de azıcık helva... missss....


Bugün de Fetih 1453'e gitmeyi planlaldık kocacığımla... Hiç içimden gelmiyor, önyargılıyım, çok uzun, beğenilmemiş vs vs. Ama tarih hayranı kocam çok gitmek / görmek ister... Eğer vakit bulabilirsem yorumlarımı da yazarım mutlaka....


Unutmadan bu aralar TATESAL'ın blogundan feyzalıp da yaptığım parmaksız eldivenlere taktım kafayı. Stres de attırıyor örgü bana.... Bir çifti 2 gecede bitiyorum.... Şimdiden 5 tane yaptım :) Birini Rüzgara Doğru ya dollamıştım bardağının içine koyup :) Birini annem model için aldı, onu da karşı komşu beğenmiş ona verdik. 3 danesi de bende.... Hatta 6. da geliyor o da şişte :)) Hepsinin bir fotoğrafını çekip paylaşacağım sizlerle en yakın zamanda.... Ama yapılışının detaylı anlatımı için TATESAL'ın bloguna buyrun derim. Ayrıntılı anlatmış, ben de oradan okuya okuya yaptım.... Tabi biraz da kendimden eklemesem olmazdı o ayrııı :))

Rüzgara Doğru ya gönderiğim eldivenlerin fotoğrafını bloguna koymuş, hemen oradan aldım bende.... Böyle rengarenk yünlerden daha hoş oluyor, ben düz yünlerden ördüklerime saç örgüsü koydum, o da güzel oldu....


Haydi bakalım, pazar'ınızı iyi değerlendirin.... Pazartesiye çoook az kaldı....

27 Şubat 2012 Pazartesi

Mutlu Pazartesiler!!!! Kurabiye Tadında Haftalar

Sendromsuz ve mutlu mutlu Pazartesiler....


Bu fotolar geçen sene iş yerinden arkadaşlarla gittiğimiz kurabiye kursundan :))




Bu seneki hedefim çikolata kursuna gitmek.... Ama bu sefer kocacığımla gideceğim... :))
Ersin'i ikna turlarına başladım bile...

Kurabiye tatlılığında, tadında haftalar....

26 Şubat 2012 Pazar

Kolestrol!!!!!!!!


Ahhh ahhh.... Cumartesi günü tahliller yaptırdım.... Yıllık kontrol baabında. Malum bu tarz şeyler genetik olduğundan 18 yaşımdan bu yana her yıl yaptırırım bu testleri....

Geçen sene de Mart ayı gibi yaptırmıştım, boyumun ölçüsünü alıp, bir de doktroumdan tavsiyeleri alıp çıkmıştım J


Bu seneki sonuçlar daha da vahim. Hayır anlamıyorum, doktorumun tavsiyelerine uydum ve geçen yıldan bu yana 9 kilo gibi bir kilo verdim, daha sağlıklı besleniyorum, daha çok dikkat ediyorum. Oldum olası spor yapamamışımdır. Bir senelik dönemde 2 aylık bir pilates maceram var, ama yazın hava ve vakit elverdiğince yürürüm. Ama dediğim gibi belli bir planım olmamamıştır hiçbir zaman...


Velhasıl kelam, total kolestrol olmuş 265, sınır değer ise 200... Diğer değerler gayet güzel. Hatta iyi kolestrolüm 106. Ki bu değerin yüksek olması iyi birşeymiş. Trigliserid de gayet minimum düzeylerde...

Yarın tahlil sonuçlarını doktora da göstereceğim ama yakın bir arkadaşımın doktor dayısı ile paylaştım sonuçlarımı. Kırmızı et ile bir süre vedalaşmamı, yumurtayı sınırlı tüketmemi veee bol bol yürüyüş yapmamı önerdi. Bugün de tv de denk geldim. Türk kahvesi gibi telvesiyle birlikte tüketilen kahveleri fazla tüketmek kolestrol yapan hormonun fazla salgılanmasına da sebebiyet vermekte imiş. Ben geçtiğimiz 1-2 aylık dönemde günde 3 türk kahvesini buluyordum, hatta öğlenleri nescafe fincanında kahve içmişliğim bulunmakta. J Günde 2 fincan tüketilmesi tavsiye edilmekte imiş, bana günde 1 tane akşam yemekleri sonrası kocacığımla birlikte güzel bir kahve keyfi yeter....


Tüm bunlara dikkat edeceğim anladığınız. Bir de her akşam 2 ceviz kırıp, bir bardak suda bekletip sabahları da bu suyu içip, sonrasına da cevizleri yemeye başladım. Koca karı tavsiyesi, iyi geliyormuş. Sonuçta ceviz, bir zararının olacağını düşünmüyorum. Hamile olan arkadaşlarıma doktorları tavsiye bile etmiş bu beklemiş ceviz suyunu. Bilgilerinize....


He bu arada merak edenler fazla kolestrol sana etki ediyormuydu, bir şeylerin fazla olduğunu hissediyormuydun diye soranlara cevabım şudur: Uyuşukluk, mayışıklık ve uyku hali vardı üzerimde son zamanlarda.... Ben mevsime, iş yerinde çok yorulmaya vuruyordum hep ama kolestrol yüksekliği de sebep olmakta imiş buna.... Doktor öle diyoooo....

İşte böyle dostlar... Yaş ilerledi çok genç sayılmam artık, yaşlı da değilim :) Ama bu yaşlardan dikkat edip kontrol altına almam gerekiyor. Çünkü babamın tarafından gelen şeker, kolestrol, kalp rahatsızlıkları durumu var. Anne tarafından da düşük tansiyonu kapmışım J

Hepinize sağlık günler dilerim... Aman sağlığımızın kıymetini bilelim, dikkat edelim. Vucüdumuz mutlaka bir sinyal veriyor, o sinyali kaçırmayalım...

24 Şubat 2012 Cuma

Bu Tepsicikler Benim Olsun...

Dayanamadım... Görünce çekilişe katılmak istedim.

Çok şeker değiller mi amaaa....

Siz de benim olsun diyorsanız, buradan buyurun... Ama bana çıkmalııı..... :))

22 Şubat 2012 Çarşamba

Çok ara verdim Çoookkk....

Tam iki hafta olmuş yazmayalı.....

Yoğunum, yorgunum, aralarda hasta olmuşluğum var. E bi de güneş azıcık kendini gösterdi, kalan azıcık enerjimi de aldı götürdü sanki... Akşamları erken uyuma, sabahları yataktan kendimi kaldırarama durumları var. Misal bu sabah evden çıkma saatime 10 dk kalana kadar saatimi erteledim durdum. Normalde saatimi kalkacağım saatten 5 dk öncesine kurup, sonrada saatim çalınca erteleyip 5 dakika daha şekerleme yapmaya bayılıyorum.... Ama bugün abarttım resmen....


Neyse efenim yoğunluk yorgunluğun dışında geçen hafta Cumartesi de Pazar da kız arkadaslarla bulustuk, görüştük, kahvalti ettik, okey oynadık. Malum geleneksel okey turlarımızı daha önceki yazılarımda anlatmıştım. Liseli arkadaşlarla gittik, şans da benden yanaydı bunu da belirtmeden geçemeyeceğim J Kahvaltı için ise üniversitedekilerle Oba Restaurant’ta gitmiştik. O da çok iyi geldi, hem manzara hem sohbet baya dinlendirdi biziii....


Hafta arası malum koşusturmaca, işe git gel, yoğunluk, eğitim vermeler, yeni ambalaj alanımızın kontrolleri, elektronik ürünlerle yaşadığım talihsiz olaylar derken geçti gitti... Bu arada bir hediye kazındım. Tam benlik bir şal. Hemi de rengi yeşil-haki tonlarında.... Maya’cığımın ellerine sağlık, çok güzel örmüş, eskimeye başladı bile.  Çok teşekkür ederim tekrardan, fotoğrafını çekemedim bir türlü ama kendi blogundaki fotoğprafı ekliyim buraya. Blogunu merak edenler buraya bir TIK yapabilirler...


Sonra sonra geçen hafta sonu ise burnumu dışarı çıkaramadım. Hastaydım, ateşlendim baya. Hatta dudaklarım uçuk içindde, hala geçmedi, artık yara oldular....Şimdide annem hasta azıcık, grip oldu. 3 gündür kaldıramıyor kendini, başı hep yastık-yatak istiyor.... Benden geçti dicem ama ben hastayken görüşmedik ki.... İnşallah iyileşir kısa zamanda....

Şimdilik bu kadar benden... İşler güçler beni bekler....

Sevgiyle kalın....

8 Şubat 2012 Çarşamba

Mesaiden Bildiriyorum....

Aynı bu kaplumbağa gibi hissediyorum :)))

Çoook yoğun bir hafta sonu ve takibinde gelen günler geçirdim, geçiriyorum da.... Ama marifetlerim ile geri döneceğim :))

Beni özleyin, bekleyinnn....

2 Şubat 2012 Perşembe

101 İzleyicim Olmussss....

Bu sabah açtım bloguımu, kumanda paneline de tıkladım, bir de ne göreyim 101 izleyicim olmuş.....



Ne yalan söyliyeyim ilk başlarda hergün bakar, 10-11-15-20 diye sayardım izleyicilerimi... Uzun zamandır bakmamıştım oradaki  sayıya, en son 50. izleyiciyi görüp bir de bununla ilgili post yapmıştım diye hatırlıyorum.... Ama bu sefer 100 ü bile kaçırmışım da 101'i gördüm... :))

Güzel birşey izlenmek, izleyicilerin olması, yazdığınız bir yazıya yorumlar almak, bazen tavsiyeleri okumak yorumlarda, bazen de övgüler almak, ellerine sağlıklar, emeğine sağlıkları okumak... Güzel hatta çokca güzel... :)

101 izleyicime çoook teşekkür ederim... Ekli resim hepinize efemmm... Ağız tatlığı olsun....


Ayrıca canım arkadaşım lamore del calcio 'ya beni bu blog alemine tanıttığı, blog açma, düzenleme konularında yardımcı olduğu ve her daim hayatımda olarak her konuda yardımını ve desteğini esirgemediği için ayrı bir teşekkür etmek istedim.... Bu güzellikler de senin için Lamore'm...

Mutlu günler.... Az kaldı Cumartesi gününe...

31 Ocak 2012 Salı

Kekkkk Neden Güzel Olmadın ki Sen????

Uzun zaman sonra yaptığım kek olmadı bugün....

Yardım rica ediyorum...

Aslında her zaman yaptığım kek tarifi ile yaptım, tek farkı hafta sonu İKEA'da kağıt kalıpları görünce benim de çoook önceden ilk İKEA'ya gittiğimde almış olduğum kek kağıtlarının gelmesi ve keki onların içinde pişirmem. Bugün de eve 1 saat kadar erken gelince o kağıtlarla kek yapayım, yanına da sahlep, yeşil çay, ıhlamur gibisinden sıcacık içeceklerle şenlendireyim evimizi dedim.

Dedim demesine ama kekim çok iyi olmadı, aslında tadı iyi ama görselliği kötü.... Böyle kekler o kağıtların içinde tombiş tombiş olmadı bi kere... yayım yayım yayıldı. Sonra kekin üst kısmı biraz fazla tıkır tıkır oldu, sert oldu baya.... Uzun zamandan beri ilk defa yaptığım keki beğenmedim yahuuu... :))

Bu kağıtta yapılan keklerin başka bir sırrı mı vardır? Ben böle cupcake gibi olsun, kabar kabar kabarsın, pofuduk pofuduk olsun istiyorummm.... Bana bi yardım edin, önerilerinizi alayım. Yoksa İKEA'dan aldığım ve sadece 15-20 adedini kullandığım 150 adet civarındaki kağıt kalıplar kullanılmadan kalacaklar... (Neden bu kadar çok almışım anlamadım ki....) :))

Kağıtlarım da şunlar, biliyorsunuzdur mutlaka... Kesin bunların bir ismi vardır ve ben bilmiyorumdur... :))

Bu keklerimizi öyle ya da böyle bitirince tencere kekini deneyeceğim.... Bakalım o maceram nasıl sonuçlanacak... :)))

Kar, Soğuk, Bırrrr.....

Soğuk hatta 33 yılın en soğuk günlerinden merhabalar...

Çoook soğuk, kar yağıyor hatta dün akşam üzerinden beri hemen hemen hiç durmadı bizim buralarda. Dün normal saatimizde çıkma gibi bir gaflette bulunduk ve çok kötü bir manzara ile eve ulaştık... Görüş mesafesi 2metre hadi bilemedin 2,5 metre, o da olmadı 3m falandı J Tabi trafik de cabası, servis şöförü bizim evin sokağına giremedi, bi de kaya kaya eve yürüdüm biraz.... Neyse efenim oldu bitti.... Bugüne bakalım dicem  ama ay sonu olduğu için işler de yoğun, yine normal saatimizde çıkacağız gibi gibi.... Bakalım akşama nasıl gideceğiz evimize....

Bizim ofisten dışarı açılan ufak bir alan var, hatta tam ortasında limon ağacımız var.... Arada biraz hava almak için iyi oluyor, sigara içenler de ağaç manzaralı tüttürüyorlar sigaralarını.... Orada birkaç fotoğraf çektik, sizlerle de paylaşayım dedim...




Sıcacık günler dilerim.... Dikkat edin kendinize....

29 Ocak 2012 Pazar

İkea Mutfağımın Herşeyi Oldu....

Efenim, her evlenen çiftin en az bir kez uğradığı İKEA'ya, biz ne evlenirken ne de yeni evimize taşınırken hiç uğramadık...:)) Bize çok ters bir yerde idi, e bizim de arabamız yok, hadi gittik diyelim aldıklarımızla nasıl döneceğiz diye düşüne düşüne gitmedik.


Nice sonra teyzemin arabasıyla gitmiştik, her evde bulunan kumandalık, fener, buzluk, kokulu mumlar gibi ufak tefek eşyalar almıştık. Dün aklımıza esti nasıl gideriz diye araştırıp en uygun yolu belirleyip soluğu İKEA'da aldık Ersin'le. (Bu arada araba almanın vaktinin iyice geldiğini bir kez daha anlamış olduk... :) En kısa zamanda inşallah...)

Mutfak ile ilgili çok kullanışlı şeyler aldık... Duvara asılan baharatlık, kepçe, maşa vs gibi şeyleri duvara asmak için askılık, kırmızı polar battaniye, ufak tefek başka şeyler daha aldık geldik.... Bu sabah itibariyle duvara monte edilecekler edildi, kanepe üzerine serilecekler serildi bile....

Bir de ne zamandır dikdörtgen bir kek kalıbı almak istiyorudum. İKEA'da denk gelince alıverdim hemen, uygundu da fiyatı, 14 tl. İyi çıktı çıktı, çıkmadı çok para vermediğim için üzülmem diye düşündüm. Hemen bugün denedim. Gayet güzel bir kek oldu, Ersin, annem ve babam bayıla bayıla yediler.... Kek kalıptan süper de çıktı... Umarım ilerleyen günlerde de aynı performansını korur...
Aldığım kek kalıbı resimdeki gibi... Herkese şimdiden kek gibi tatlı, yumuşacık ve hoop diye geçen bir hafta dilerim....

Çekilişlere katılıp, katılıp da kazanasım var...

Bir süredir katılmyıyordum çekilişlere... Şu anda acayip katılasım, ama katılıp da kazanasın geldi... Şansın bi daha bana gülmesi için işte tık tıklar....

Modamakyaj'ın hediyeleri için TIK TIK...


Küçük şeyler'den mutlu olmak için....


Fashiononboard'ın lezzetli hediyeleri için buraya bir TIK...

Fulya'nın hediyeleri için buraya....

Narsist Moda'nın hediyeleri için TIK TIK....

Pembe Kanatların iki güzel hediyesinden birinin sizin olması için de buraya...

Bugünlük yetti gari bu kadar çekilişşş.....

27 Ocak 2012 Cuma

Yasmin Home Office Olunca...

Yasmin sabah 06:30'da kalkar....
Merkez ofislerinin olduğu Ümraniye'de toplantısı vardır...
Güzelce giyinir....
Hatta makkyajını da yapar...
Taksi çağırmak üzeredir....
Sonra hooop bir telefon, buralar kötü biraz bekleyin diye...
O zaman aklına gelir, dışarısı necedir, ne renktedir diye bakmak....
Bir bakar pir bakar.... Her yer bembeyaz olmuş....
Sonrasında da müdüründen gelen mesaj ile homeoffice olarak çalışır...

Budur....

Sıcacık evinde SOP'sini yazmaya başlaar, yoğunluktan cevap veremediği maillere cevap verir...
Manzara süperdir, sabahtan azıcık dışarı çıkar, kahvaltı için birşeyler almaya....
Soğuk kış gününde yeşil mercimek yemeği iyi gider düşüncesiyle mercimek yemeği yapar...
Öğleden sonra çay demler sıcacık sıcak içer, yanında 1-2 çikolatalı büskivi kaçamağı yapar...
Veee mesai saatini bitirir....
Yarına alışveriş yapma planı yapar...
Pazar gününe de misafiri vardır, bu yüzden de Cumartesi günü için bir de evi toplama planı yapmalıdır...
O planı yapmaz, iş başa düşünce yapmaya karar verir :)

Herkese iyi hafta sonları diliyorum...


26 Ocak 2012 Perşembe

Ütü ve Nefret....

Daha önce ütüden nefret ettiğimi yazdım mı hatırlamıyorum. Yazdıysam da yazmadıysam da bir daha bir daha söylemek istiyorummm.....


ÜTÜDEN NEFRET EDİYORUM.

Tefal’in bir reklamı vardı, 5-6 bayana soruyorlar, hangi ev işini sevmiyorsunuz diye, hepsi de ağız birliği yaparak ve yüzünü buruşturarak ÜTÜÜÜÜÜ diye bağırıyordu. Keşke o reklama beni de çıkaraydılar da ütü sevmediğimi cümle alema bir de oradan haykıraydım....

Ütü nefretimin depreşme sebebi dün tamı tamına 10 gömlek, 3 pantalon, 4 yastık kılıfı, 1 nevresim takımı 2-3 havlu ütülediğimden olsa gerek... J

Yine söylüyorum hep de söyleyeceğim.... Ben Jetsons ların imkanlarını istiyorum. Tamam havada orada burada yaşamıyım, teknoloji sadece elbise ütüleme, çamaşır & bulaşık yıkama, yerleştirme, sabahları yataktan kaldırıp yüz yıkama-diş fırçalama-elbise giydirme kadarıyla ilerlese yeter bana... Heee bi de ışınlanma olsun, oldu da bitti...



Ya da taş devrine dönelim... Ütülesen de olur ütülemesen de... Zaten Wilma ile Betty hep aynı kıyafetleri giyiyordu, rengi bile mi değişmez yaniii.... Neyse bana o da olur, hem taş devri daha mı sağlıklı nedir????


Bu hafta sonu da pazar günü misafirlerim var, evi temizlemek hatta daha öncesinde topalamk lazım.... Neyseki ona Ersin yardım ediyor... Ama yine de kısa zaman sonra yine bir Jetgil postu daha yapacağım gibi duruyor...


Ütüsüz günler dilerim....

25 Ocak 2012 Çarşamba

Yine mesai'den bildiriyorum...

Eh mesaiyi eğlenceli hale getirmek için hemen hergün eğitim müdürümüz tarafından paylaşılan karikatürlerle başbaşa bırakayım sizi...





Bugünlük bu kadar yeter, çalışmak lazım. Hem de çooookkk.....

24 Ocak 2012 Salı

KÜEY Gözü, KÜEYlemek, KÜEY'ce Kalmak

Mesaiden selamlar....

İşimin Türkçe okunuşu KÜEY :) Kalite Güvence yani... Aslında hata bulan, buldu mu affetmeyen, ince detaylara takılan, ama işin düzgün, doğru, layıkıyla yapılmasını sağlayan bölüm. Üretim ya da işlem yapılan bir firmada olmazsa olmaz bölümlerden biri.... Hatta KÜEY'in olması için illa üretim olması bile lazım değil. Neyse ince konulara girmeyelim efenim....



Meslek hastalalıkları vardır hani.... Öğretmenlerin bacakları varis olur, IT'cilerin gözleri bozulur falan. Bizim meslekte de meslek hastalığı, hata aramak, işleri prosürlere uygun yapma alışkanlığını aramak, bir aleti hatta arabayı bile kullanırken bir kullanım kılavuzu aramak gibi gibi hastalıklar. Şirkette de namımız salındığından Ürün Güvenliği Müdürümüz tarafından KÜEYlemek gibi bir fiil ve KÜEY Gözü gibi yeni sözcük gruplari hayatımıza dahil oldu.

Biri bir hata yapmaya görün, "bizim KÜEY seni bir KÜEYlerki şaşar kalırsın" lar.... Efenim bir dokümanda kimsenin görmediği bir uygunsuzluğun ya da ikilemin tespiti için "Seni KÜEY Gözüne yönlendiriyorum"lar falan.... :)

Şaka bir yana seviyorum ben böyle olmayı! Sıkıcı değil kesinlikle...  Ama işin komik tarafı şu ki araba kullanırken bir sarı ünlem işareti yanıyorsa gösterge kısmında, hemen torpidoda bulunan kullanma kılavuzunu açıp bu alarmın ne ile ilgili olduğunu arıyor gözlerim.... :)) Ya da kahve makinesini kullanırken şeffaf A4 kağıda kullanım talimatını koysam mı acaba düşünmüyor değilim zaman zaman.... :))


KÜEY'ce kalınız.... :))

23 Ocak 2012 Pazartesi

Tarhana Çorbasındaki Gelişimim...

Kış denince akıllara gelen ve içildimi de insanın içini sıcacık ısıtan tarhana çorbasını sevmeyen var mıdır aranızda? Doyurucu, sağlıklı ve bol bol da vitaminli bu çorba ile 3 sene öncesine kadar sadece tüketici olarak bir ilişkim vardı. :) Taa ki evlenene kadar....



İlk evlendiğim zamanlar bir öğünde 3 çeşit yemek yaptığım için soframızın olmazsa olmazlarından biriydi çorba.... Ben ilk başlarda tarhana çorbası yapmanın çok kolay olduğunu düşünmüştüm. Tıpkı hazır çorba gibi, tarhana ile suyu karıştır, azıcık da yuz-yağ ekle tamamdır diye düşünüyordum.... Ama ilk yapışımda hazır çorba kadar kolay olmadığını anladım. İlk tarhana çorbası niyetiyle yaptığım çorba niyetine tarhanalı puding yedik  :) Tam kıvamı gerçekten de puding idi... Tabi tarhana yapmaya küstüm bir süre ama her yaz kayınvalidem ve görümcelerim tarhana ovup, onları her ziyarete gittiğimizde verdikleri için evdeki tarhana stoğu oldukça fazlalaşmaya başladı.


E tarhana yapmayı çok basit olarak görüyorum ya başkasına sormaya da gocunuyorum hani yani :) Neyse baktım olacak gibi değil, denemelerime tekrar başladım. İnternetten okudum, bir gece önceden (en azından 3-5 saat) tarhanayı suda bekletin diyordu beklettim. İki kişinin iki öğün yiyeceği tarhana miktarının 3 kaşık olduğunu ve bir orta boy tencereye uygun su koyulursa, kıvamının tuttuğunu tecrübe ile sabitledim. Bir de pişerken 1-2 diş sarımsak, azıcık yağ ve renk vermesi için biber salçası da koyulunca tadından yenmiyor... (Hatta Ersin et suyu yese, azıcık et suyu ilavesiyle çok daha lezzetli bir tarhana çorbası yapılabiliyor, annem hep öyle yapıyor, tavsiye ederim)

Sonuç olarak bu sene itibari ile geldiğim nokta oldukça lezzetli, kıvamı uygun tarhana çorbası yapabildiğim.... Az önce akşam için tarhana çorbası yaparken bu kareler geçti gözlerimin önünden, sizlerle paylaşmak istedim :)
İyi akşamlar herkese...
Afiyet olsun efemm....